ASYA SEVER
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

ASYA SEVER

Asya Hayranlarının Yeri
 
AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  

 

 Hikayeleriniz

Aşağa gitmek 
4 posters
YazarMesaj
kotoko
Admin
kotoko


Mesaj Sayısı : 242
Kayıt tarihi : 04/02/11
Yaş : 32
Nerden : İstanbul

Hikayeleriniz Empty
MesajKonu: Hikayeleriniz   Hikayeleriniz EmptyPaz Şub. 13, 2011 4:23 pm

Kendi yazdığınız yada bi yerde okuyup çok beğendiğiniz hikayeleri paylaşabileceğiniz kısım Hikayeleriniz 21996
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://uzakdoguhastasi.hareketforum.info
butterfLy_19

butterfLy_19


Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 05/02/11
Yaş : 29
Nerden : Ankara

Hikayeleriniz Empty
MesajKonu: Geri: Hikayeleriniz   Hikayeleriniz EmptyCuma Şub. 18, 2011 5:49 pm

***VAZGEÇTİM AŞKINDAN***

1.KISIM

Aradan iki yıl geçti ama ondan bir daha hiç haber alamadım.
Beni çok sevdiğini söylediği halde başkalarının tuzağı altında ezilen bir zavallıydı benim için...
Peki ama beni elleri bomboş bırakıp gitmesi ne kadar adil oldu.
Şimdi mutlu mu acaba?.Seul`den gitti gideli tam iki yıl oldu...
Bir kez olsun aramadı derken aldığım haber ile yıkılmam üzüntümü bin kat daha arttırdı.Arayan Lise arkadaşım Han Ji-Eun...
Çok pişmanım keşke o telefonu hiç açmamış olsaydım.
O zaman bu haberi de almamış olurdum.Hayatımda hiç bu kadar pişman olmamıştım...
Ji-Eun`un sesi kendisi gibi çok cılız çıkıyor ve söyleyeceği haberle yıkılıyorum.
"Melis bunu söylemek istemezdim ama ...Üzgünüm!!"
"Ne oldu Han Ji-Eun insanı merakta bırakma da söyle..."
"Melis bunu sana söylemem gerektiği için affet beni arkadaşım..."
***


2..KISIM

Seul´e geleli 1 ay oldu.Burada yeni okuluma ve arkadaşlarıma çok alıştım.
16 yaşındayım ve Sejong Fen Lisesi´ne gidiyorum.Ankara`dan buraya burs kazanarak geldim.
Ailem Türkiye`de ve buraya yanlız başıma geldim.Okulun yurdu beni çatısı altında barındırıyor.
Zaten bütün okul öğrencileri yurtta kalmak zorundalar.Buraya ve bu okula gelmek için çok çaba harcadım ve
yüksek bir derece ile okula kabul edildim.
Okuldaki tek Türk öğrenci ben değilim.Benimle birlikte Mert adında bir çocuk daha var.
O ailesi ile buraya gelmiş.Ama ailesinden ayrı yurtta kalıyor.Ailesi zengin insanlar.
Yani benim gibi buraya burs alarak gelmemiş ama gerçekten çok zeki olduğunu itiraf etmeliyim...
Aynı sınıftayız.Okula geldiği ilk günden burda çok büyük bir sempati kazandı.Ama fazlasıyla sevimli bir çocuk.
Her ne kadar ukala tavırları olsa bile.
Birbirimizle en başta pek iyi anlaştığımız söylenemez ama kısa sürede çok iyi arkadaş olmayı başardık...
Sanırım bunda aynı topraklardan gelmemizin büyük bir etkisi var.
***

3.KISIM
Birbirimize çok alıştık.Sürekli gülüp eğleniyoruz.Ders aralarında hep birlikteyiz.
Tabi okulun en popüler kızı Mertle beraber olmadığı zamanlarda..
.Adı Sung Yi,bizim sınıfın yanındaki sınıfta.Laboratuvar derselerinde beraberiz malesef...
Mertle ilgilendiği çok belli oluyor.Ama insan güzel olunca dünyadaki herşey onun istediği gibi olması gerekmez değil mi?
Mert de onunla iken benimle birlikte geçirdiği vakitlerde olduğundan daha neşeli davranıyor.
Artık aldırmamaya çalışıyorum çünkü Mert onunla birlikteyken Lee Yang-Soo beni hiç yanlız bırakmıyor.
Ama yine de onun yanıdayken Mertle birlikte iken yaşadığım karmaşık duyguların hiç birini yaşayamıyorum.
Tamam Soo çok iyi ve beni hep güldürmeyi başarıyor ama onunla iken Merti çok özlüyorum.
Buraya gelişimin 7.ayını dolduruyorum ve sanırım Merte karyı büyük ve geri dönüşümü olmayan hisler besliyorum.
Onunla birlikte hayatım çok daha kolay ama o olmadığında kendimi boşlukla hissediyorum.
Ve geri dönüşümü olmayan yollara giriyorum hem de bile bile...
***

4.KISIM


Herkesi her şeyi geride bırakabilecek kadar bağlanıyoruz birbirimize.
Beni hiç bırakmayacağını söylerken bu sözünü tutmayacağını biliyor mu acaba?...
Her ne kadar bizim beraber olmamızı istemeyenler olsa da sımsıkı sarılıyor bana...
Kulağıma "Seni Çok Seviyorum Melisa ve seni hiç bırakmayacağım"derken Mert giderken sana bu sözünü kesinlikle hatırlatacağım emin ol...
***

5.BÖLÜM

Beraberliğimizin 5.ayını dolduruyoruz Mert ile...Karşımıza çıkacak engelleri aşabilecek gücümüz var.
Hep beraber olduktan sonra bizi kimse yıkamaz derken Sung Yi nin hain planlarından hiç haberim olmuyor...
Engelleri yıkabiliriz derken karşımıza çıkan büyük bir sınavdan geçemiyoruz.
Sung Yi nin tuzağına düşebilecek kadar zayıf mıydık seninle Mert?...
Okulda her zaman Mert ile birlikte değilim.Sevgilim olması hiç arkadaşım olmadığı anlamına gelmiyor sonuçta.
Ji-Eun ve Lee Yang-Soo ile çok sıkı bir arkadaşız.Her zaman yanımda olacağını bildiğim iki en iyi arkadaşım.
Ama herkes bizim Soo ile dost olduğumuz gerçeğine varmak istemiyor.
En sonunda bu arkadaşlığımızı Merte karşı bir koz olarak kullanan Sung Yi,bize hayatımızda uğramadığımız bir komplo ile karşılık veriyor.
O gün Mert okula gelmemişti.Ailesi ile birlikte bir şeyler yapmak için okulu asmıştı.Öğle arasında Ji-eun ile kampüste oturuyorduk.
Yanımıza Soo geldi.Biraz oturup konuştuk hep birlikte, sonra Ji-eun sınıfta telefonunu unuttuğunu söyleyip yanımızdan
ayrıldı.Soo ile yalnız kaldık.Onunla iken tedirgin olmazdım ama nedense içimde bir huzursuzluk vardı.
Sanırım Mert okulda olmadığı için bu huzursuzluğum diye düşünüyordum.
Soo ise her zamanki cıvıltısı ile beni güldürmeye çalışıyordu.Ben de o mutlu olsun diye sahte gülücüklerimi etrafa saçıyordum.
Birden duraksadı ve gözlerimin içine baktı."Sen gülünce daha güzel oluyorsun Melisa,bunu biliyor muydun?"dedi ve hiç beklemediğim bir anda
tüm okulun gözü önünde dudaklarıma eğildi ve bir öpücük kondurdu.Ne yapacağımı şaşırdım.Bütün okul bize bakarken bunu nasıl yapardı
.Onu üzmek istemiyordum ama ne yapmam gerektiğini de bilmeden öylece kala kaldım.
Çareyi hiç bir şey demeden oradan uzaklaşmakta buldum.Yerimden fırladığım gibi yanından kalktım.Göz yaşlarıma hakim olamadım.
Kendiliğinden yanaklarımdan süzülürken göz yaşlarım koştum.Arkamdan o da geldi kolumdan yakaladı ve "Özür dilerim Melisa.
..Ben..ben kendimi bir an
kaybettim.Affet beni ne olur.özü..."sözünü kestim ve "Nasıl böyle bir şey yaparsın?
Ben sana güvenirken sen tüm okulun önünde bunu bana nasıl yaparsın anlamıyorum?.
Özür dileme boşuna..."dedim ve sınıfa doğru çok hızlı bir şekilde koştum.
***

6.BÖLÜM

"Nasıl böyle bir şey yaparsın Melisa!!!??"dedi telefondaki ses..."Ben sana güvenirken sen aşkımıza nasıl ihanet edersin??
"Mert son derece sert sesiyle sesini hiç yükseltmediği kadar yükseltmişti bana karşı."Ne diyorsun sen
Mert açık konuş benimle ima etmeye çalıştığın ne ise açıkça söyle..."aslında nedenini bildiğim gerçeğin en saçma sorularıydı bunlar
.Ne demek istediğini biliyordum ama bu kadar çabuk nasıl öğrenmişti."Ne demek istediğimi gayet iyi biliyorsun sen!!
Sung Yi bana aşkınızın kanıtını gösterdi merak etme ..."
"Bak eğer söylemek istediğin şey Soo nun yaptığı şey ise..."diyebildim sadece çünkü telefonu suratıma kapattığı ile kaldı.
Kendimi anlatmama bile izin vermeden,beni dinleme zahmeti bile göstermeden kestirip attı aşkımızı...
Kaç kere aradım ama ona bir daha hiç ulaşamadım.
***

7.BÖLÜM

Daha sonra öğrendim Amerika`ya gittiğini...Beni öylece bırakıp gitti.Bir kez olsun dinlemeden çekip gitti.
Onun ardından bir daha okuldaki kimse ile konuşmadım.Bir kişi dışında;o da beni hiç yanlız bırakmayan Han Ji-Eun...
Sanırım onun destekleri olmasa Seul de bir dakika bile duramazdım.
Bana amacımı hatırlatan insan o oldu.Çok iyi bir doktor olma amacımı...Soo ile de daha sonra hiç konuşmadım.
O benden sadece Merti değil bütün hayatımı aldı.Merti kaybetmeden önce onu ne kadar çok sevdiğimi bile bilmiyordum.
Mert ile son kez telefonda konuştum, şimdi ise ondan aldığım haberleye yıkılıyorum.
En yakın arkadaşım bana hayatımdaki en kötü haberi verirken beni çok büyük bir uçuruma iteliyor.
***
"Han Ji-Eun insanı deli etmede söyle artık ne söyleyeceksen.."dedim."Melisa...Mert,o..."
"Ne olmuş Merte !!!???"
"Amerika ya gittiğinde hasta olmuş ve bir ay önce vefat etmiş..." derken hıçkırıklarla ağlıyordu."Melisa bak sakın kendini üzme.
Onun için yapabileceğimiz bir şey yok artık..."
"Haklısın onun için yapabileceğimiz hiç bir şey yok artık !!!..."
Hani beni hiç bırakmayacaktın Mert??Sana bunu söyleyemeden gittin bu dünyadan...En azından son sözümü söyleyebilseydim sana...
"Ne olur gitme..."bile diyemedim sana...Vazgeçtim artık ben de sen sevmekten vazgeçtim.
Beni böyle bırakıp gittiğin için sonsuza dek vazgeçtim senden...
Tıpkı senin benden vazgeçtiğin gibi!!!



***SON***



(Bu hikayeyi 2 sene önce yazmıştım . Umarım okunyunca gülmezsiniz. ) aşk [u]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
kotoko
Admin
kotoko


Mesaj Sayısı : 242
Kayıt tarihi : 04/02/11
Yaş : 32
Nerden : İstanbul

Hikayeleriniz Empty
MesajKonu: Geri: Hikayeleriniz   Hikayeleriniz EmptyCuma Şub. 18, 2011 6:10 pm

ne gülmesi kız içimi çürüttün Hikayeleriniz 79654

öldürmesen olmazdı dimi çocuğu Hikayeleriniz 629519

devamını bekliyorum Hikayeleriniz 792942
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://uzakdoguhastasi.hareketforum.info
butterfLy_19

butterfLy_19


Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 05/02/11
Yaş : 29
Nerden : Ankara

Hikayeleriniz Empty
MesajKonu: Geri: Hikayeleriniz   Hikayeleriniz EmptyCuma Şub. 18, 2011 6:27 pm

ahahaha Very Happy:D:D
valla ölmeseydi olmuyoduu Evil or Very Mad
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
kotoko
Admin
kotoko


Mesaj Sayısı : 242
Kayıt tarihi : 04/02/11
Yaş : 32
Nerden : İstanbul

Hikayeleriniz Empty
MesajKonu: Geri: Hikayeleriniz   Hikayeleriniz EmptyCuma Şub. 18, 2011 6:28 pm

hmm tmm o zmn Hikayeleriniz 629519
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://uzakdoguhastasi.hareketforum.info
mervess501
Admin
mervess501


Mesaj Sayısı : 309
Kayıt tarihi : 04/02/11
Yaş : 30
Nerden : Ankara

Hikayeleriniz Empty
MesajKonu: Geri: Hikayeleriniz   Hikayeleriniz EmptyC.tesi Şub. 19, 2011 11:10 am

kızın içi geçmişti o sıralar Very Happy Napsın anca öldürünce kurtuldu dermişim Hikayeleriniz 629519
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://twitter.com/#!/mervess501
butterfLy_19

butterfLy_19


Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 05/02/11
Yaş : 29
Nerden : Ankara

Hikayeleriniz Empty
MesajKonu: Geri: Hikayeleriniz   Hikayeleriniz EmptyC.tesi Şub. 19, 2011 4:13 pm

valla öldürmeseydim hırsımı alamazdım Razz Very Happy Very Happy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
park_esma

park_esma


Mesaj Sayısı : 2
Kayıt tarihi : 12/02/11
Yaş : 28
Nerden : KORE :D

Hikayeleriniz Empty
MesajKonu: Geri: Hikayeleriniz   Hikayeleriniz EmptyC.tesi Mart 12, 2011 12:25 pm

yazık ya büşra sen bilmiyomusun ben kötü sonlardan hoşlanmam diğeri kötü son olmasın lütfen ama aslında baya güldüm ama sonu çokk kötü zaten başında belliydi öleceği :'(:





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
butterfLy_19

butterfLy_19


Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 05/02/11
Yaş : 29
Nerden : Ankara

Hikayeleriniz Empty
MesajKonu: Geri: Hikayeleriniz   Hikayeleriniz EmptyC.tesi Mart 12, 2011 12:42 pm

hep mutlu son bana inandırıcı gelmiyo hayatım Very Happy
saol ama yine de zaman ayırıp okuduğun için Smile)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
butterfLy_19

butterfLy_19


Mesaj Sayısı : 46
Kayıt tarihi : 05/02/11
Yaş : 29
Nerden : Ankara

Hikayeleriniz Empty
MesajKonu: Geri: Hikayeleriniz   Hikayeleriniz EmptyPerş. Ağus. 11, 2011 6:27 pm

Yav bu hikayeyi yazmaya başlamıştım ama devamını getiremedim Very Happy beğenirseniz devamını getirmek için zorlarım kendimi.. inş okuyabilirsiniz Very Happy

----------------------------------------------------------------------------------------------------------

Okuldan sinirle çıktım. Arkamdan gelen seslere umursamadan yürümeye başladım. Kim ne derse desin bakmadan yoluma devam ettim. Ağlamak yoktu! Kendime verdiğim bir güven duygusuydu bu. Asla ağlamayacaksın! Bırak artık umursamayı Büşra… Kimse artık senin için önemli değil bu ülkede. Kafamdan bin bir türlü düşünceler geçiyordu ve ben hepsine dur demenin yolunu bulamamıştım. Az kalmıştı… Ama yine de kendime hâkim olmak zorundaydım. Eğer bir saniye bile duracak olsam o an yere düşüp hıçkıra hıçkıra ağlayabilirdim. Hayatımda hiç bu kadar aşağılandığımı hatırlamıyorum. Bir daha böyle bir şey olmasına izin vermemek için hayallerimi eninde sonunda gerçekleştirmek zorundaydım.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------
16 yaşındaydım ve gözüm Güney Kore’ye gitmekten başka bir şey görmez olmuştu. Benim için sadece bir heves, hayal dünyasında yaşıyorsun, bu yaptıklarının saçma olduğunu bir gün anlayacaksın diyenlerin ağızlarını öyle bir kapatmalıydım ki beni bu kadar küçük düşürdükleri için yerin dibine girebilsinler.
Onu hep resimlerde, videolarda, röportajlarında, kliplerinde görebiliyordum. Bütün dünyam oydu sanki. İster buna gözü körlük deyin ister saçmalık. Benim için artık o tür kelimelere yer yoktu. Sadece o vardı… Sadece onu düşünüyordum… Sadece onun için yer vardı kalbimde. Hani ilk görüşte aşk derler ya. Benim için de onu görmek sadece bir ilkti… Hep sonum olsun istediğim bir ilk. Benim için tek aşk ona ulaşmaktı. Sadece bir kez olsun yanında olup ona dokunabilmek.. Milyonlarca hayranı olduğumu biliyordum. Hepsinin içinden benim sansımın milyonda bir olduğunu hatta hiç sansımın olmadığını da biliyordum ama yine de kendime engel olamıyordum. Benim sözlüğümde aşkın karşılığıydı Kim Kyu Jong <3
İşte ben böyle bir aşk için yanıp tutuşurken benim için çok kötü bir olay yaşandı . Her zaman söylerlerdi arkadaşlarım. Benim ona ulaşmamın imkânsız olduğunu ve onun benimle olma ihtimalinin bile olmadığını. Yine de umursamazdım. Kim ne derse desin benim için bir önemi yoktu çünkü. Ben onu seviyorum ya o bana yeter sadece diyordum. En yakın arkadaşım-Selin- benim hep saçmaladığımı düşünürdü. Hep bu yüzden kavga ederdik. Bu en sonuncusu ve en felaket olanıydı.
Bilgisayar projesi benim hayatımdaki en büyük fırsatımdı. Eğer bu proje içinde yer alırsam hayallerimin ülkesine gidip, hayallerimin prensini görebilme ihtimalim vardı. Böyle bir fırsatı kaçırmak tamamen aptallıktı değil mi? Benden bu aptallığı yapmamı isteyen en yakın arkadaşımdı…
Nasıl bu kadar bencil ve anlayışsız olabildiğini düşünmek bile istemedim. Ama öyleydi. Aslında kızdığı tek nokta bu projeyle Güney Kore’ye gidince gruptan ayrılıp kaçmamdı. Bunu sadece ona anlatabilirdim, başka kimseye değil. Bunu ona söylediğimde resmen çılgına döndü. İlk duyduğu andaki gözlerini hala unutamam. Ona hak vermiyor değildim sonuçta benim iyiliğimi istediğini biliyordum. Ama yine de kızmaktan kendimi alamıyordum. Bu benim ‘Ona’ ulaşmak için tek çaremdi. Selin’in bunu anlamasını beklerdim ama işler umduğum gibi gitmedi.
Eğer böyle bir şey yaparsam beni müdüre de dâhil olmak üzere herkese şikâyet edeceğini söyledi. Ben de bunu yaparsa dostluğumuzu bitireceğimi söylediğimde çok ciddiydim. Ama bunu anlamadı ve dostluğumuzu satmaya karar verdi.
Okula gittiğim bir gün projeyle ilgilenen öğretmenim beni yanına çağırdı. Selin her şeyi anlatmıştı ve öğretmenim beni eğer böyle bir düşüncem varsa projeden mahrum edeceğini söyledi. Bunun olmayacağına dair söz vermem için beni zorladı. Kabul ettim ve sinirle yanından gittim. Selin’i gördüğümde onu boğmak istedim. Sadece ona çıkışabildim. Nasıl böyle bir şey yapabilmişti aklım hayalim almıyordu. Beni kolumdan tutarak sınıfa sürükledi. Herkes bize bakıyordu ve Selin sınıfın ortasında bana bağırmaya başladı. Son dersteydik ve zilin çalmasına az bir zaman kalmıştı. Bana ağzına daha önce almadığı hakaretler sıralamaya başladı. Hiç sesimi çıkarmadan dinledim. O sözlerini bitirdiğinde ben de dostluğumuzun bittiğini söyledim ve tam o sırada zil çaldı ve ben sinirle kendimi dışarıya attım.

----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Gitmek için her şey hazırdı. Öğretmenime söz vermiştim ama bu sözü tutmayacaktım. Selin’i hayatımdan tamamen çıkarmıştım. Ailemle vedalaşmak zor geliyordu bana sadece… Onları bırakacak olmam beni gerçekten hırpalıyor ve vicdan azabı çekmeme neden oluyordu. Yine de ne olursa olsun hayallerime ulaşmak için bunu yapmak zorundaydım. Anneme sıkıca sarıldım. Gözyaşlarıma hâkim olmaya çalıştım. Eğer ağlasaydım tamamen onu terk etmiş gibi olmaktan korkuyordum. Onun da üzülmesini istemiyordum. Sonuçta basit bir okul gezisiydi onun için. Ablam ve babamla da vedalaştıktan sonra uçağıma bindim…
Güney Kore’ye indiğimizde tuhaf bir duygu vardı içimde. Tarif edilemez bir heyecan. Önce kalacağımız otele gittik. Rehberimiz bize kısa kısa tanıtımlar yapıyordu. Güney Kore’nin tarihi yerlerinin önünden geçerken kendimi saray dizilerindeki prensesler gibi hissetmiştim Very Happy gerçekten çok ama çok güzel bir ülkeydi. Hotel Riviera Seoul oteline gittik. Çok büyük ve görkemli bir oteldi.
Sunumumuzu iki gün sonra yapacaktık. Büyük emekler harcayarak hazırladığımız proje için ne gerekiyorsa karşılanmıştı. İki gün içinde gezilecek birçok yeri gezdik. Sunum yapılacak gün gelip çatmıştı. Sunumu yaptıktan sonra gruptan ayrılıp kendi yoluma gitmeyi planlıyordum. Üzerimde bir gerginlik vardı ama bundan kurtulmam zor olmadı. Bu halimi öğretmenlerime yansıtmamalıydım. Zaten her yan kaçacakmışım gibi bakan öğretmenimin dikkatini Selin yüzünden yeterince çekmiştim. Rahatlamaya çalıştım ve sunumu yaparken kendime güvenim geldi. Başarıyla atlatmayı başardığımda derin bir nefes aldım. Ertesi gün ülkemize geri dönüş yapmak zorundaydık. Bense kaçma planları yapmaya çalışıyordum. Gerçekten grubumdan nasıl kurtulacaktım hiçbir fikrim yoktu.
Sunum yaptığımız akşam otele döndüğümüzde çok yorgun olduğumu söyleyip odama çıktım. Gece 3’e kadar dolandım durdum. Huzursuzdum ve nasıl kaçmam gerektiğini bilmiyordum. Herkesin yattığından emindim. Ama odadan çıktıktan sonra fark edilmeden otelden çıkmayı nasıl başaracağımı bilmiyordum. Sırt çantamı aldım ve içinde bana gerekli olacak ne varsa hepsini kontrol ettim. Başıma bir fular bağlayıp gözlük taktım. Kendimi nasıl gizleyebilirdim bilmiyordum. Tedirgin olmadan otelden çıkmak için çıkışa doğru gittim. Kapıda bize eşlik eden rehberimiz vardı. Elim ayağıma dolandı birden. Yanında Koreli bir erkekle birlikte resepsiyona gittiler ve bir şeyler konuştuktan sonra otelden çıktılar. Derin bir nefes alıp arkalarından bende çıktım. Büyük ihtimalle bütün kameralar beni çekiyordu ama ben onlar beni bulamadan buradan uzaklaşabileceğime inandım. Kapının önünden hemen bir taksiye bindim. Nereye nasıl giderim hiçbir fikrim yoktu. Sadece elimdeki kağıdı şoföre uzattım ve beni götürmesini istediğim yere doğru yola çıktım…

----------------------------------------------------------------------------------------------------------
Yalnız hissediyorum. Tanımadığım bir ülkede tek başına yapayalnız.. Nereye giderim? Onu nerden bulurum hiçbir fikrim yok. Sadece yapım şirketinin adresini biliyorum. Taksi beni oraya ulaştırıyor ve parayı ödeyip kendimi dışarı atıyorum. Kocaman bir şirket. Beni kapıdan içeri bile sokmaları imkansız. Aklımda hep hayalini kurduğum bir fikir var. Bir filmde gördüğüm ufacık ama çok etkileyici bir sahne. Bu fikri biraz daha düşünmek için oturabileceğim bir yere oturup sadece boşluğu izliyorum.
Bana doğru bir araba yaklaşıyor . Gelen arabada kim olduğunu tahmin edebiliyorum. Bir yandan heyecan bir yandan da yapmam gereken şeyi korkusu var içimde. Düşünmeden kendimi atıyorum arabanın önüne. Önce kemiklerimden birinin çatırdadığını duyuyorum . ayaklarımda müthiş bir acı . . hayal meyal onu gördüğümü hatırlıyorum . gözlerimi açtığımda hastane odasındayım . ayağımı alçıya almışlar . başımda tarif edilemez bir ağrı. Kendime geldiğimi gören hemşire dışarı çıkıyor ve ardından iki tane doktor giriyor odama , arkasında da Kyu^can ve tahminimce menajeri . önce doktorla konuşuyorlar. Daha sonra doktor bana dönerek İngilizce durumumun çok kötü olmadığını birkaç gün sonra taburcu olabileceğimi söylüyor. Hastane masrafını da karşı tarafın üstleneceğini altını çize çize anlatıyor bana . O ise sadece geçmiş olsun deyip odamdan çıkıyor . nereye gidiyorsun deyip bağırmak istiyorum hatta sinirden köpürmek üzereyim . bu kadar pervasız biri olabileceği aklıma gelmezdi açıkcası (:





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hikayeleriniz
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
ASYA SEVER :: Üyelere Özel Bölüm :: Hikayeleriniz-
Buraya geçin: